• Prof. Dr. Sönmez Kutlu
    • Prof. Dr. Sönmez Kutlu

Üyelik Girişi
Başlıklar
Site Haritası
Onat Kitaplığı
   

Hasan Onat Kitaplığı
Hazırlayan Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Sorularla İslam Mezhepleri
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İslam Bilimlerinde Yöntem
 Prof. Dr. Hasan Onat
  Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Din Anlayışımız Üzerine Denemeler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Osman Aydınlı



Küreselleşme Din ve Terör
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Alevilik Kızılbaşlık Bekataşilik
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Prof. Dr. Ömer Faruk Teber


Din İnsan ve Anlam Arayışı
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Betül Yurtalan


Aforizmalar
Toprak Tohum ve Kökler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Fatıma Nur Demir


İslam'ın Akılcı Yorumu
Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu 

Ali b. Osman el-Oşî

ALİ B. OSMAN el-OŞİ'NİN OŞ'UN ORTA ÇAĞ'DAKİ KÜLTÜREL VE DİNİ DÜŞÜNÇE SİSTEMİNİN TEŞEKKÜLÜNDEKİ ROLÜ

                                                                                                                         


V./XI. ve VI./XII. asırlar, Türk boylarının İslamlaşma sürecinde önemli bir dönemdir. Öyleki Türk boyları akın akın bu dini benimsemekle kalmamış, İslam düşüncesine önemli katkılarda bulunan büyük Kelamcılar, Mutasavvıflar, Fakihler ve Filozoflar  yetiştirmiştir. Özellikle Maveraünnehir bölgesi, gerek bilimsel faaliyetler gerekse sİyasi nüfuz bakımından Türk kavimlerinin kurduğu Karahanlı ve Gazneli hakimiyeti altındaydı. Bu dönemde İslami ilimler arasında Kelam, Felsefe , Tasavvuf ve Fıkıh ilminin en büyük otoriteleri de bu bölgedendi. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'ın Matüridilik ekolü, diğer mezheplere nazaran daha güçlüydü. Aşağı yukarı bölgedeki her şehirde önde gelen liderleri ve çok sayıda taraftarları vardı. Bu dönemde bölgede en yaygın fikir ekolleri arasında Şia, İsmaililler, Mu'tezile, Kerramiyye ve Eşariler bulunmaktaydı. Özellikle İsmaililer, Nesefte ve Dağlık Bedahşan'da yoğun faaliyetler içerisindeydi. Nizari İsmailileri, " Hasan Sabbah tarafından İran'da temsil edilmişlerdir. Onun, 483/1090'da Kazvin'in Kuzey-Doğusu'nda  erişilmez vadidedeki Alamut kalesini zaptetmesiyle resmen başlayan İran Nizari İsmaili Devleti, 654/1256 yılına kadar sürmüştür.
GİRİŞ

 V./XI. ve VI./XII. asırlar, Türk boylarının İslamlaşma sürecinde önemli bir dönemdir. Öyleki Türk boyları akın akın bu dini benimsemekle kalmamış, İslam düşüncesine önemli katkılarda bulunan büyük Kelamcılar, Mutasavvıflar, Fakihler ve Filozoflar  yetiştirmiştir. Özellikle Maveraünnehir bölgesi, gerek bilimsel faaliyetler gerekse sİyasi nüfuz bakımından Türk kavimlerinin kurduğu Karahanlı ve Gazneli hakimiyeti altındaydı. Bu dönemde İslami ilimler arasında Kelam, Felsefe , Tasavvuf ve Fıkıh ilminin en büyük otoriteleri de bu bölgedendi. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'ın Matüridilik ekolü, diğer mezheplere nazaran daha güçlüydü. Aşağı yukarı bölgedeki her şehirde önde gelen liderleri ve çok sayıda taraftarları vardı.

Bu dönemde bölgede en yaygın fikir ekolleri arasında Şia, İsmaililler, Mu'tezile, Kerramiyye ve Eşariler bulunmaktaydı. Özellikle İsmaililer, Nesefte ve Dağlık Bedahşan'da yoğun faaliyetler içerisindeydi. Nizari İsmailileri, " Hasan Sabbah tarafından İran'da temsil edilmişlerdir. Onun, 483/1090'da Kazvin'in Kuzey-Doğusu'nda  erişilmez vadidedeki Alamut kalesini zaptetmesiyle resmen başlayan İran Nizari İsmaili Devleti, 654/1256 yılına kadar sürmüştür. Özellikle Hasan Sabbah, fedai teşkilatıyla İran, Irak, Suriye, Anadolu ve diğer bölgelerde terör estirdi. Hasan Sabbah'ın fedaileriyle etrafa saldığı dehşet, Hulagu'nun Alamut kalesini zaptıyla tesirini oldukça kaybetti ise de, fırka olarak mevcuduyetlerini, özellikle İran, Suriye ve Orta Asya'da korudular."[1]

Mu'tezile'nin fıkıhta hanefi olması ve Kerramilerin ise hem fıkıhta aynı görüşleri benimsemeleri, hem de bazı itikadi konularda Hanefilerle aynı fikirleri paylaşmaları dolayısıyla bölgede kısmen müsamaha gördüler. Bu ekol, asıl güçlü çağını Selçukluların ilk dönemlerinde yaşamıştır. Mu'tezile, devletin en önemli makamlarından birisi olan Vezirlik makamına kadar yükselmişlerdir. Onların böyle bir makama getirilmeleri, fıkıhta Hanefi olmaları dolayısıyladır. Selçuklu Devleti'nin Padişahı Tuğrul Bey'in veziri Amidü'l-Mülk Ebu Nasr Kündüri bir Mu'tezili idi. 436 yılından 455 yılına kadar 19 yıl süren bir dönem'de toplam dörtyüz Eş'ari kadı görevden alınarak bazılar bir süre hapsedilmiş, daha sonra hapisten çıkarılıp sürgün edilmişlerdir.[2]

Kerramiler, Onların en güçlü oldukları yer, Horasan ve Maveraünnehir bölgesiydi.  Makdisi'nin verdiği bilgilere göre, onlar Fergana, Huttel, Merveruz, Semerkand, Cürcan, Cüzcan, Biyar ve Cibal-i Taberistan'da bir çok hanekahlar kurdular.[3]  Kerrâmiler, görüşlerinin Gazneli Sultanı Sebük-Tigin ve daha sonra Mahmud b. Sebük-Tigin tarafından himaye edilmeye başlanmasıyla,   Şafii/Eş'ari ve Şiiler karşısında, önemli bir üstünlük elde etti.  Hatta Kerrami alimler, Sultan Mahmud'un dini danışmanlığına kadar yükselmişti. Sultan Mahmud'un huzurunda Kerrâmiyye ile Eş'ariler arasında bir çok münazara düzenlenmiştir. Bunlardan en önemlileri dönemin Kerrâmi alimi Muhammed b. Heysam ile Eş'ari alimi İbn Furek ve Ebu İshak el-İsferaini (471/1078) arasında olanlardır. Hatta İbn Furek'in, İsmaili olmakla suçlanarak 406/1015 yılında Kerrâmilerce zehirlenerek öldürüldüğü söylenmektedir. Daha sonraları Nisabur ve Beyhak'ta 488/1095 veya 489/1096 yılında bir tarafta Kerrâmiler, diğer tarafta Hanefiler ve Şafiiler'in yer aldığı bir iç karışıklık çıktı. Mahmeşaz soyundan gelen Kerrâmi liderin öldürülmesi ve medreselerinin tahrib edilmesiyle  buradaki güçlerine son verildi.[4]           

Bölgede faaliyet gösteren bu mezheplerin, üs olarak ve diğer bölgelere sıçrama tahtası olarak kullandıkları yerlerden birisi Fergana vadisiydi. Diğer bölgelerde olduğu gibi burada da, Hanefi-Matüridi alimler Ehl-i Sünnet inancınının felsefi temellerini tesbit için pek çok eserler kaleme aldılar ve bunlarda diğer ekolleri eleştirdiler. Fergana vadisinde yaşayan ve bölgenin kültür ve dini düşüncesine katkıda bulunan alimleri bir kenara bırakarak Oş'ta yetişen, Matüridi Kelamına ve de  dönemindeki Türk -İslam Medeniyetine büyük katkıları olan Ali b. Osman el-Oşi üzerinde durmak istiyorum.   Ancak Oşlu meşhur alimlerden birisi olan Muhammed b. Süleyman el-Oşi'den kısaca bahsetmek istiyorum.          

Kendisi bir kelamcı olmamakla beraber iyi bir İslam Hukuku Usulcüsü olan, Şeyhü'l-İslam Nasirü'd-Din Ebu Abdillah Muhammed b. Süleyman el-Oşi, büyük bir imam ve bilgindir, Hanefi fakihlerinin Selef tabakasının sonuncularındandır. Mesail'de müctehid tabakasındandır. Doğunun müftüsü idi. Fıkhı İmam Zahirüddin el-Mergınani'den ve İbrahim b. İsmail es-Saffar'dan aldı. . O, Hidaye'nin sahibinin hocasıdır. Kendisinden Özgenli alim Fahrüddin Kadıhan el-Hasan b. Mansur b. Muhammed b. Mahmud b. Abdilaziz, Şemsü'l-Eimme el-Kerderi  ve akranları dersler almıştır. O, 572 yılında öldü. Yedi kadının yanına defnedildi. Onun meşhur eserleri:           

1- Fetava. 4 cilt.          

2-Şerhü Camiü's-Sağir.          

3-Şerhü'z-Ziyadat.          

4-Şerhü Edebi'l-Kadi li'l-Hassaf.[5] 
            A-Ali b. Osman el-Oşi'nin Hayatı ve Eserleri           

 Ali b. Osman el-Oşi'nin asıl adı, Ali b. Osman b. Muhamed b Süleyman et-Teymi el-Oşi el-Fergani''dir. Künyesi Ebu Muhammed'dir. Döneminin alimleri arasında Sıracüddin ünvanıyla tanınmaktadır.  Kendisi VI./XII. asrın başlarında Fergana'nın önemli kültür merkezlerinden birisi olan Oş'ta doğduğu sanılmaktadır. Ancak doğum tarihi konusunda kesin bir bilgi yoktur. Hanefi mezhebinin önde gelen fıkıh usulcüsü ve Matüridi Kelamının önde gelen Mütekellimi  olarak meşhur olmuştur. Aynı zamanda iyi bir şairdir. Tefsir ve hadis gibi ilimlerle de uğraşmış ve eserler yazmıştır.             Ali b. Osman el-Oşi, 569/1174 yılında arkada bir çok eser bırakarak Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.[6] Bir kısmının zamanımıza kadar ulaştığı eserleri[7] şunlardır:          

1-Meşariku'l-Envar fi Şerhi Nisabi'l-Ahbar li Tezkireti'l-Ahyar. Zirikli bu eserin yazma olarak bize ulaştığından bahsetmektedir. İkinci bir yazma nüshasının, İzmit kütüphanesinde olduğunu kaydetmektedir.          

2- Şerhü Manzumeti Ömer en-Nesefi fi'l-Hılaf veya Muhtelifü'r-Rivaye          

3-Bed'ü'l-Emali olarak isimlendirilen el-Kasidetü'l-Lamiyye. Kaside olarak ve Arapça kaleme alınan bu eser, Kelam ilmi ve Akaid konularını işlemektedir ve zamanımıza kadar ulaşmıştır. Yazıldıktan hemen sonra İslam dünyasında büyün ün yapmış olan bu esere pek çok şerh yazılmış, Türk dillerine ve Almanca'ya çevrilmiştir.[8]

Orta Asya'da ve diğer İslam Coğrafyasında son dönemlerde medreselerde okutulan Kelam kitaplarından, hatta Sovyetler döneminde bile, halk tarafından okunan eserlerden birisi olmuştur. Hala bazı  Mollaların elinde bulunmaktadır. Üzerine pek çok Arapça ve Türkçe şerhlerin yazıldığ bu eserin en fazla tutulanı ve zamanımıza kadar geleni Aliyyü'l-Kari şerhidir. Bu şerh Orta Asya 'lı alimler tarafından da büyük itibar görmüştür. Halen İslam'ı bilimlerle uğraşanların elinde  kaynak kitap olarak muhafaza edilmektedir. Öğrencilerimizden Kasım Müminof, " Türk Mütekellimi Oşi'nin Emali Adlı Eseri ve Kelami Görüşleri " başlığını taşıyan bir bitirme tezi hazırladı. Türkçe hazırlanan bu çalışma, Kırgızcasiyla beraber kütüphanemizde bulunmaktadır.           

4-Fetava Sıraciyye. Bu eser, 569/1199 yılında Oş'ta bitirilmiştir. Kalküta'da 1827 yılında (Taşbasma) ve Luknav'da Feteva-i Kadıhan'ın kenarında 1293-1295 yıllarında basılmıştır.[9] Fıkıhla ilgili bu eserin 526 sayfalık bir yazması,  Bağdad Kütüphanesinde bulunduğu bilinmektedir.           

5- Gurerü'l-Ahbar ve Dürerü'l-Eş'ar. Teymuriyye ve Kadiriyye adlarıyla bilinen Hanefi Fetva kitaplarındaki Hadislerin açıklanmasıyla ilgilidir.
            B-Fikirleri

            Ali b. Osman el-Oşi'nin Felsefi ve Kelami fikirlerini öğrenebildiğimiz tek kaynak onun Emali Kasidesi'dir. 68  beyitlik bu kasidede, Sistematik Kelam'ın İlahiyyat (Allah'ın Zatı ve Sıfatları), Nübüvvet (Peygamberlik ve onunla ilgili sorunlar), Semiyyat (Ahiretle ilgili konular) ve Esma ve'l-Ahkam (Büyük günah işleyenin dünyada nasıl isimlendirileceği ve Ahiretteki durumunun ne olacağı ) konuları işlenmektedir. Oşi'nin,bu kasidede işlediği konuları alt başlıklar halinde kısa kısa ele almak istiyorum.[10]                
      1- Allah'ın Zatı ve Sıfatları

            İslam'ın diğer dinlerden ayıran en önemli konu Tevhid, yani Allah'ın bir tekliğidir. Onun ne eşi, dengi ve yardımcısı, ne de kız veya erkek çocuğu vardır. Allah, eksik sıfatları olmayan en mükemmel sıfatlarla bezenmiş mutlak bir varlıktır.Onun varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. Onun için zaman ve mekandan bahsedilemez. İrade sahibi olan Allah, Hayat sahibidir ve her işi O takdir ve tanzim eder. O'nun Vücud, Kıdem, Beka, Vahdaniyyet, Muhalefetün li'l-Havadis, Kıyam bi Nefsihi gibi Zati sıfatları, zatının aynı da değildir, zatından başka bir şey de değildir. Bütün bu sıfatları ve fiileri, kadimdir ve ebedidir. Hiç bir yaratık bu sıfatlarda ona ortak değildir ve ona benzemez. Allah, cisim, cevher ve araz değildir, bu sebeple parçalardan oluşmamıştır ve parçalara da bölünemez. Fakat ona şey denebilir, bununla birlikte onun sağ-sol, alt-üst, aşağı yukarı gibi yönleri yoktur. Şey bir varlığa delalet eder, yokluk şey olamaz. O, Arşın/Evrenin Rabbidir, ona hükmetmektedir, ancak bir mekan üzerinde değildir. Allah'ın birtakım isimleri de bulunmaktadır ki bunlar zatının aynısıdır.  Allah'ın ezeli ve ebedi olan Kelam sıfatı vardır. O, bu sıfatla konuşur. İşte Kur'an da O'nun ezeli kelamıdır ve yaratılmamıştır.
      2- Alem
            Alem, bütün cüzleri ve parçalarıyla sonradan yaratılmıştır. Bunun yaratıcısı Allah'tır. Yaratma (Tekvin) sıfatı da Allah'ın subutu sıfatlarından bir sıfatıdır. Ancak tekvinle yani yaratma ile yaratılan ( Mükevven) aynı değildir. Dünyada yaratılan haram ve helallerin hepsi rızıktır.
3- Nübüvvet

            Allah'ın gönderdiği Resulleri tasdik edip onlara ve getirdiklerine ona vahiy getiren Meleğe inanmak farzdır. Bütün Peygamberler, güvenilir kimselerdir ve günahsızdırlar. Onlar, hür ve özgür kimselerden olur ve asla yalan konuşmazlar. Kadınlardan Peygamber olmaz. Zülkarneyn ve Lokman'ın Peygamber olup olmadıkları tartışmalıdır. Allah'ın insanlara en son gönderdiği Peygamber'i Hz. Muhammed'dir. O, Nebilerin ve velilerin imamıdır, bütün Peygamberlerden faziletlidir. Hz. Peygamber'in Mi'rac hadisesi, yani ayette bildirilen Medine'den Kudüs'e bedeniyle beraber gittiği doğrudur. Onun getirdikleri Kıyamet kopuncaya kadar geçerlidir. Dünya'da bazı mümin insanlar Allah'ın yardımıyla diğer insanların gösteremediği bazı önemli olağan üstü durumlara gösterebilirler. Ancak böyle insanlardan hiç birisi, Peygamberlerden birisi seviyesine çıkamaz.
      4- Ahiret
            Bütün insanlar öldükten sonra diriltilecek ve hesaba çekilecektir. Kabir azabı, gerçektir. Hesap, Mizan ve Sırat da gerçektir. Hesaba çekildikten sonra, iyiliği çokolanlara amel defterleri sağdan, kötülükleri çok olanlara ise soldan verilir. Allah, adalet sahibidir, insanları yaratan ve sonra öldürüp hesaba çekecek olan, iman edip iyilik yapana Cennet'i, inkar edip kötülük işleyene Cehennem'i verecek olan da O'dur. Cennet ve Cehennem sonradan yaratılmışlardır, ancak geçici değil ebedidirler. Oraya girecekler de ebedidirler. Müminler Cennet'te Allah'ı keyfiyetsiz, örneksiz, misalsiz olarak göreceklerdir. Cennet'te en büyük nimet Allah'ın görülmesidir.
    
5- İmamet     

       İlk dört halife, fazilet sırayla Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'dir. Bunun aksini savunan İslam toplumunun dışına çıkmış olur. Hz. Ali de, sahabilerin hepsinden daha faziletlidir. Ali soyuna, haksızlıklar yapan Emevi halifesi Yezid'e  lanet okunmaz.
      6-Esma ve Ahkam          

Bu konuda iman ve onunla ilgili problemleri ele alır. Taklitle iman eden birisinin imanı geçerli olmakla beraber, her kesin imanını bir takım delillerle temellendirmesi gerekir. Bu konuda akıllı ve cahilin hiç bir mazereti kabul edilmez. Hayattan ümidin kesildiği bir anda, iman edenin imanı geçersizdir. Çünkü onun iradesi yoktur, İman ise iradesi olan aklı başında hür bir insanın işidir. Ameller imanın bir parçası değildir. Üstün olan imandır. Zina hırsızlık ve adam öldürme gibi suçlar, işlyeninin küfre sokmaz ve dinden çıkarmaz. Eğer bu günahlar, sarhoşluk halinde işlenmemişse bizzat inkar ve dinden dönme maksadı taşıyorsa  o zaman onları işleyen dinden çıkar. Büyük günah işleyenin ahiretteki durumuna gelince, inanan müminler ebedi Cehennem'de kalmaz. Cezasını çektikten sonra Cennet'e girecektir. Ayrıca büyük günah işleyenler için Peygamber şefaat edecektir.         
            SONUÇ
            V./XI ve VI./XII. asırlarda Buhara ve Semerkand'tan sonra Fergana vadisi İslam Dünyası'nın doğusundaki ilmi merkezlerden, özellikle İslam Hukuk ilminin merkezlerinden biri haline gelmeye başladı. Daha önceleri zaten Fergana Felsefe'de ve Astronomi bilimlerindeki ünü, 800'lü yıllarda Ahmed el-Fergani ile birlikte her tarafta yayılmıştı. Matüridi Kelam ekolü Semerkand'da kuruldu,  Nesef'te yorumlanıp sistemleştirildi,   Fergana vadisinin  Oş şehrinde Oşlu Ali b. Osman'la birlikte edebi bir uslupla şiir haline getirildi. Onunla birlikte, Oş Kelam ilminin bölgedeki önemli merkezlerinden birisi haline geldi.  Fergana, Mergınan  ve Namengan şehirleri fıkıh ilminin merkezi olurken Oş, hem fıkıhta hem de Kelam'da  adını duyurmaya başlamıştı. Doğunun müftüsü Süleyman b. Muhammed Oş'tan çıkmıştı.  Fergana vadisindeki diğer şehirlerden Özgen'de Mahmud b. Abdülaziz, Kadıhan adıyla meşhur ve Fetava Kadıhan adlı eserin yazarı Fahrüddin Hasan b. Mansur el-Fergani (592/1196), Mergınanda Hidaye adlı eserin yazarı Zahirüddin Ali b. Abdülaziz(593/1197), Nizamüddin Ömer b. Ali b. Ebu Bekir ( 600/1203) ve Zeynüddin Abdurrahim b. Ebi Bekir İmadüddin b. Ali  el-İmadi (670/1271), Ahsiketli Ebu Abdillah    Hüsamüddin Muhammed b. Muhammed b. Ömer (644/1247) gibi Hanefi Fıkhının otoriteleri yetişmiştir. Bu asırlarda  Fergana'daki diğer şehirler gibi Oş da, Hanefi ve Matüridi mezhebinin kalesi durumundaydı. Büyük Fıkıh alimi ve Hanefi Mezhebinin en büyük Fıkıh eseri Mebsut'un yazarı Ebu Bekr Muhammed b. Ebi Sehl Ahmed  Şemsü'l-Eimme es-Serahsi 483/1090  yılında Mergınanda vefat etti. Mezarının Özgende olduğu söylenmektedir. Şu anda mollaların elinde bulunan ve medreselerde okutulan Şerhü'l-Vikaye adıyla bilinen eser, Tacü'ş-Şeri namıyla meşhur Mahmud b. Ahmed(VIII./XIV. asır) tarafından  Hidaye adlı eserden yapılan seçmelerle telif edilen Vikaye adlı esere, İkinci Sadrü'ş-Şeria olarak bilinen  oğlu Ubeydullah b. Mesud b. Mahmud (747/1347) tarafından yapılan bir şerhtir. Bu eser bu gün bile İslam Fıkhını öğrenenlerin temel el kitabıdır.  Kelamda da Oşlu Ali b. Osman'ın Emali Kasidesi de aynı öneme sahiptir ve medreselerde bu kitap veya şerhleri okutulmaya devam etmektedir. Fergana ve Oş'ta yetişen bu alimler sayesinde Şia ve diğer siyasi mezhepler bölgede taraftar bulamamıştır ve yine onlar sayesinde bu bölge ve Orta Asya günümüze kadar Ehl-i Sünnet'in merkezi kalmayı başarmıştır.                                    
KAYNAKÇA

 Aliyyü'l-Kari, Nureddin, Şerhü'l-Emali, Dımaşk 1926.

Fığlalı, Ethem Ruhi Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, Ankara 1986.

İbnü'l-Esîr, el-Kamil, Mısır  1965.

Kehhale, Ömer Rıza, Mu'cemü'l-Müellifin, Beyrut 1993.

Kürkçüoğlu, Kemal Edip, " Lamiyye-i Kelamiyye ", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, III/1-2, 1-21.

Makdisî, Ahsenü't-Tekâsîm,  thk. j. Geoje, Leiden  1906.

Müminov, Kasım, Türk Mütekellimi Oşi'nin Emali Adlı Eseri ve Kelami Görüşleri,  Oş 1998. ( Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Basılmamış Lisans Tezi ).

Özel, Ahmet, Hanefi Fıkıh Alimleri, Ankara 1990.Özervarlı, M. Sait, " el-Emali ", TDV İslam Ansiklopedisi, XI/73-75.

Taşköprüzade, Tabakatü'l-Fukaha, İstanbul  trz.el-Uşi, Ali b. Osman, Emali Kasidesi, Türkçe'ye Çev. Ali Nar, İstanbul 1331.

Yaltkaya, M. Şerafeddin  " Selçuklular Devrinde Mezahip ", DFİFM., 13-14, sayı: 19, s. 101-118.

Zirikli, Hayrüddin, el-A'lam, Beyrut 1995. 
OŞ'TAN ÇIKAN BÜYÜK İSLAM BİLGİNLERİ
 
1-Ebu Muhammed Ali b. Osman b. Muhamed b Süleyman et-Teymi el-Oşi el-Fergani( 569/1174)

            Ali b. Osman el-Oşi'nin asıl adı, Ali b. Osman b. Muhamed b Süleyman et-Teymi el-Oşi el-Fergani''dir. Künyesi Ebu Muhammed'dir. Döneminin alimleri arasında Sıracüddin ünvanıyla tanınmaktadır.  Kendisi VI./XII. asrın başlarında Fergana'nın önemli kültür merkezlerinden birisi olan Oş'ta doğduğu sanılmaktadır. Ancak doğum tarihi konusunda kesin bir bilgi yoktur. Hanefi mezhebinin önde gelen fıkıh usulcüsü ve Matüridi Kelamının önde gelen Mütekellimi  olarak meşhur olmuştur. Aynı zamanda iyi bir şairdir. Tefsir ve hadis gibi ilimlerle de uğraşmış ve eserler yazmıştır.             Ali b. Osman el-Oşi, 569/1174 yılında arkada bir çok eser bırakarak Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.[11] Bir kısmının zamanımıza kadar ulaştığı eserleri[12] şunlardır:          

1-Meşariku'l-Envar fi Şerhi Nisabi'l-Ahbar li Tezkireti'l-Ahyar. Zirikli bu eserin yazma olarak bize ulaştığından bahsetmektedir. İkinci bir yazma nüshasının, İzmit kütüphanesinde olduğunu kaydetmektedir.          

2- Şerhü Manzumeti Ömer en-Nesefi fi'l-Hılaf veya Muhtelifü'r-Rivaye          

3-Bed'ü'l-Emali olarak isimlendirilen el-Kasidetü'l-Lamiyye. Kaside olarak ve Arapça kaleme alınan bu eser, Kelam ilmi ve Akaid konularını işlemektedir ve zamanımıza kadar ulaşmıştır. Yazıldıktan hemen sonra İslam dünyasında büyün ün yapmış olan bu esere pek çok şerh yazılmış, Türk dillerine ve Almanca'ya çevrilmiştir.[13] Orta Asya'da ve diğer İslam Coğrafyasında son dönemlerde medreselerde okutulan Kelam kitaplarından, hatta Sovyetler döneminde bile, halk tarafından okunan eserlerden birisi olmuştur. Hala bazı  Mollaların elinde bulunmaktadır. Üzerine pek çok Arapça ve Türkçe şerhlerin yazıldığ bu eserin en fazla tutulanı ve zamanımıza kadar geleni Aliyyü'l-Kari şerhidir. Bu şerh Orta Asya 'lı alimler tarafından da büyük itibar görmüştür. Halen İslam'ı bilimlerle uğraşanların elinde  kaynak kitap olarak muhafaza edilmektedir. Öğrencilerimizden Kasım Müminof, " Türk Mütekellimi Oşi'nin Emali Adlı Eseri ve Kelami Görüşleri " başlığını taşıyan bir bitirme tezi hazırladı. Türkçe hazırlanan bu çalışma, Kırgızcasiyla beraber kütüphanemizde bulunmaktadır.           

4-Fetava Sıraciyye. Bu eser, 569/1199 yılında Oş'ta bitirilmiştir. Kalküta'da 1827 yılında (Taşbasma) ve Luknav'da Feteva-i Kadıhan'ın kenarında 1293-1295 yıllarında basılmıştır.[14] Fıkıhla ilgili bu eserin 526 sayfalık bir yazması,  Bağdad Kütüphanesinde bulunduğu bilinmektedir.           

5- Gurerü'l-Ahbar ve Dürerü'l-Eş'ar. Teymuriyye ve Kadiriyye adlarıyla bilinen Hanefi Fetva kitaplarındaki Hadislerin açıklanmasıyla ilgilidir.  
 2-Şeyhü'l-İslam Nasirü'd-Din Ebu Abdillah Muhammed b. Süleyman el-Oşi (572/1177)

            Kendisi bir kelamcı olmamakla beraber iyi bir İslam Hukuku Usulcüsü olan,  Muhammed b. Süleyman, büyük bir imam ve bilgindir, Hanefi fakihlerinin Selef tabakasının sonuncularındandır. Mesail'de müctehid tabakasındandır. Doğunun müftüsü idi. Fıkhı İmam Zahirüddin el-Mergınani'den ve İbrahim b. İsmail es-Saffar'dan aldı. . O, Hidaye'nin sahibinin hocasıdır. Kendisinden Özgenli alim Fahrüddin Kadıhan el-Hasan b. Mansur b. Muhammed b. Mahmud b. Abdilaziz, Şemsü'l-Eimme el-Kerderi  ve akranları dersler almıştır. O, 572 yılında öldü. Yedi kadının yanına defnedildi. Onun meşhur eserleri:           

1- Fetava. 4 cilt.          

2-Şerhü Camiü's-Sağir.          

3-Şerhü'z-Ziyadat.          

4-Şerhü Edebi'l-Kadi li'l-Hassaf.[15]  

al-Uşi, Nasır al-Din Muhammed[16]Hayatı :          

Ebu Abd Allah Nasır al-Din Muhammad b. Süleyman[17] " Kuba'ya yakın ve Fergana bölgelerinden bir şehir olan Uş " lu olup[18] Mavara' al- Nahr fakıhlarındandır.          

Doğum tarihi hususunda her gangi bir bilgimiz yoktur.             Ne Brockelmann ve Kahha'nın ve  ne de Laknavi'nin zikr etmediği bu hukukçu, ulmunu Zahir al-Din al-Marginani ve İbrahim b. İsmail al-Saffar'dan almıştır. [19]          

Kendisi Şams al-A'imma al-Kardari ve " Hidaye " sahibi al-Margınani Ali'nin hocasıdır.[20] al-Margınani, onu , " bütün mesmuatı hususunda kendi el yazısıyla bize icaza verdi " kaydıyla hocaları arasında zikreder.[21]            Onun vefatından sonra fıkıh Kazihan al-Hasan al-Uzcandi'nin tabakasına intikal etmiştir.[22]            592/1195'te vefat eden al-Uşi, " Yedi Kazi "nin yanına defnedilmiştir.[23]          

Eserleri[24]:  Hepsi hukuki olan ve hiç birinin bize kadar intikali henüz malumatımız dahilinde olmıyan eserleri şunlardır:

1-al-Fatava[25]

2-Şarh Adab al-Kazi[26]

3- Şarh al-Cami' al-Kabir[27]

4-Şarh al-Ziyadat[28] 
3- Muhammed b. Ahmed b. Ali b. Halid el-Fergani el-Oşi ( 513/119)

            Hanefi fakihi[29] olan Muhammed b. Ahmed, Oşlu alimlerden birisidir. Menasik adlı bir eseri vardır.[30]            Kehhale, bu bilgiyi Bağdadi, Hediyyetü'l-Arifin, II, 84'den nakletmektedir.

al-Uşu Muhammad b. Ahmad[31] Hayatı:            

Muhammad b. Ahmad b. Ali b. Halid Abi Abd Allah  al-Uşi[32], Mavara al-Nahr'ın " Kuba'ya yakın Fergana bölgelerinde bir şehir olan Uş"[33] şehrindendir.a          al-Uşi, Abu Hafs Umar b. Muh. b. Ali al-Zarancari'den hadis tahsil etmiştir.[34]          

Bu kuhukçu, hac münasebetiyle 611/1214[35] veya 612/1215[36] yılında Bağdad'a gelişlerinden sonra orada hadisle iştigal etmiştir.[37] Onu Abu Abd Allah b. Said al-Vasıti'yi de dinlediği zikr edilmiştir.[38]          

Bağdad'da bulunduğu sırada başkalrı ondan semada bulunmuştur[39] ki İbn al-Raynabi onlardan biridir.[40]            Sonra Buhara'ya dönen bu alim, oraya yerleşmiş ve hanefi mezhebinin fıkhını tedrisle meşgul olmuştur.[41]          

O, 613/1216'da Bağdad'da vefat etmiş ve Kalabaz'a defn edilmiştir.[42] (Kavakçı, 145)           

Eserleri: (Kavakçı , 145)          

Bize kadar geldiği bilinmeyen bir eseri zikr edilir.           

1- al-Manasik [43]          
            4- Mas'ud b. Mansur al-Uşi ( 519/1125)

 al-Uşi Mas'ud[44]          

Mas'ud b. Mansur al-Uşi, kitabı olmayan bir fakihtir.[45]            O, hac münasebetiyle 511/1117 yılında Bağdad'a geldiği zaman Umar b. Muhammad al-Zarancari'den hadis tahdis etmiştir.[46]Umar b. Ahmed al-Nasafi, " Masu'd al-Uşi, çocukları ve ailesi 519/1125 yılında öldüler." der.[47]                    
            5- Umar b. Musa el-Uşi(519/1125)

 al-Uşi Umar[48]          

Umar b. Musa al-Uşi de fakihtir.[49]            İbn Nukta'nın kitabında " Imran b. Mansur al-Uşi " denmektedir.[50]          

al-Uşi'nin ölümü hakkında 519/1125 tarihi verilmiştir.[51]
            6-Muhammed b. Alim el-Amil el-Mükemmil Mevlana Hafizüddin ez-Zahiri el-Halidi el-Oşi (öl. 741/    )

              Bu alimin ismine Oş'taki Süleyman Dağının içindeki Müzede bulunan mezar taşında raslıyoruz. Bu taştan okuyabildiğim kadarıyla adını aynen kaydettim.Rusca'sının Tercümesi: ( Daha sonra Rusca'sını V. sınıf öğrencimiz Kahhar'a yazdırdım. Bunu IV. sınıf öğrencilerimizden Mirbek'e Türkçeye çevirttim. Metnin orjinal Ruscesı dökümanlar arasında var. Müzedeki bu taşın fotoğrafını çektim ancak çıkmadı.1.Bu mezar2-İmamların en büyük İmamı, alim, kelamcı, iyi tebliğci3-müctehid, hacı, dindar imam, mütekebbir.4-Hac yapmış, Mekke ve Medine'yi ziyaret etmiş, Kur'anın derin manalarınıaçıklayan ve onun yolunda gitmekte olan. 5- Dindarları koruyan, kötü ve isyankarları susturan6-Ümmetin ve dinin önderi Mevlana Muhammed, Allah onun iki dünya da da bağışlasın bahtiyar kılsın. 7-Çok çalışkan, müctehid, mükemmel, günahsız, Cennetlik.8-Tahridli (Hamidli el-Oşi Hak Teala ikisine de rahmet eylesin, onun ölümünden dolayı kalpler eridi. 741. Hicri yılda Zilhicce ayının başında Cuma günü öldü    

Biz burada Orta Asya'da ve diğer bölgelerde yetişmiş fakihleri ve diğer alanlardaki alimleri bir kenara bırakarak sadece VI./XII. asra kadar İslam Teolojisi sahasında meşhur olmuş ve önemli eserler  yazmış Matüridi mezhebine mensup Türk mütekellimlerinin adlarını ve önemli bazı eserlerini vermek istiyoruz:           

1-el-Maturidî , Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmud (333/944): Semerkandlı                         a) Kitâbü't-Tevhîd,  thk. Fethullah Huleyf, İstanbul  1979. (Kelam ) (Tıpkı Basım)                           

b) Te'vilatü'l-Kur'an, İstanbul kütüphanelerinde pek çok yazması var. (Tefsir )          

2-Hakim es-Semerkandî, Ebü'l-Kasım İshak b. Muhammed(342/953): Semerkandlı                       

a) Kitâbü's-Sevâdi'l-A'zam, İstanbul 1887. ( Kelam)                      

b) Risale fi'l-İman, İstanbul 1887. (Kelam)          

3-Ebu Selem es-Semerkandi ( IV. Asrın ikinci yarısı ): Semerkandlı                      

a) Cümelü Usuli'd-Din, thk., Ahmed Saim Kılavuz, İstanbul 1989. (Kelam )          

4-Ebu'l-Leys es-Semerkandi(383/993): Semerkandlı                      

a)Şerhu'l-Fıkhı'l-Ekber, Haydarabad 1321. (Kelam )                      

b) et-Tefsîr, ed. Abd ar-Rahim Ahmed ez-Zikka, I-III, Bağdad 1985. (Tefsir)          

5-Ebü'l-Muin en-Nesefi ( 508/1114): Nesefli                      

a) Tabsıretu'l-Edille fî Usûli'd-Dîn,   thk. Claude Selame, Şam 1992. (Kelam)                      

b) Bahru'l-Kelam, Mısır 1911. (Kelam)                      

c) et-Temhid li Kavaidi't-Tevhid. (Kelam)          

6-Ebu Hafs Ömer en-Nesefi (537/1142): Nesefli                        a)  el-Akaid, Kahire  1925. (Kelam )          

7-es-Sabûnî, Nureddin Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr(580/1184)                      

a) Mâtürîdiye Akâidi, çev. Bekir Topaloğlu,  Ankara 1979. (Kelam)                      

b) el-Münteha (Yazma). (Kelam)                      

c) el-Kifaye. (Kelam)          

8-el-Pezdevî, Ebû Yüsr Muhammed(493/1099): Pezdevli                       

 a)Ehl-i Sünnet Akaidi, çev. Şerafeddin Gölcük, İstanbul 1988. (Kelam)          

9-Ebû Şekûr es-Sâlimî, Muhammed b. Abdüsseyyid b. Şuayb el-Keşşî el-Hanefî ( V./XI yüzyılın II. yarısı  ): Kişli                       

a)Kitâbu't-Temhîd fî Beyâni't-Tevhîd, Selim Ağa Nu: 587. (Kelam)          

10-es-Saffâr el-Buharî,   Ebû İshak İbrahim b. İsmail b. Ebî Nasr(534/1139) : Buharalı                      

a) Telhîsü'l-Edille fî Usûli'd-Dîn. (Kelam).                      

b)Ecvibetü'l-İmâm es-Saffâr el-Buhârî, Darü'l-Kütüb el-Mısrıyye,  Mecmua No: 272, Mikrofilm No: 48652, v. 67a.-70a. (Kelam)                      

c)Esi'le fî'l-İ'tikâd,  Daru'l-Kütüb el-Mısrıyye,  Mecmua No: 169, Mikrofilm No: 5160, v. 183b-187b. (Kelam)

[1]Ethem Ruhi Fýðlalý, Çað ýmýzda Ýtikadi Ýslam Mezhepleri, 132-133.
[2]Geniþ bilgi için bkz. Muhammed Þerafeddin Yaltkaya, " Selçuklular Devrinde Mezahip ", DFÝFM., 13-14, sayý: 19, 101-118.
[3] Ahsenü't-Tekâsîm,  178, 182, 202, 238, 323, 326, 365.
[4]Ýbnü'l-Esir, el-Kamil, V/251.
[5]Taþköprüzade, Tabakatü'l-Fukaha, 98.
[6] Zirikli, el-A'lam, IV/310 ; Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifin, II/469  ; Ahmed Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[7]Zirikli, el-A'lam, IV/310 ; Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifin, II/469  ;  Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[8]Geniþ bilgi için bkz. M. Sait Özervarlý,  " el-Emali ", TDV Ýslam Ansiklopedisi, XI/73-75.
[9] Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[10] Oþi'nin kelami görüþleri, Kemal Edip Kürkçüoðlu'nun Lamiyye-i Kelamiyye adýyla yayýnladýðý Emali Kasidesi esas alýnarak tesbit edilmiþtir.
[11] Zirikli, el-A'lam, IV/310 ; Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifin, II/469  ; Ahmed Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[12]Zirikli, el-A'lam, IV/310 ; Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifin, II/469  ;  Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[13]Geniþ bilgi için bkz. M. Sait Özervarlý,  " el-Emali ", TDV Ýslam Ansiklopedisi, XI/73-75.
[14] Özel, Hanefi Fýkýh Alimleri, 53.
[15]Taþköprüzade, Tabakatü'l-Fukaha, 98.
[16]  Verilen bilgiler aynaen dipnotlarýyla birlikte yazýlmýþtýr. (Yusuf Ziya Kavakçý, XI. ve XII. Asýrlarda Karahanlýlar Devrinde Mavara' al-Nahr Ýslam Hukukçularý, Ankara 1976, s. 129-130.)
[17]taþköpr., tabakat, 98; Kureþi, II/ 57.
[18] M. al-Buldan, I/ 281; Le Strange, 478, 479, 489.
[19] taþköpr.,a.y.,
[20] a.y.
[21]Kuraþi, II/57. (nakl.)
[22] taþköpr., a.y.
[23] a.y.
[24]Kavakçý, s. 129-130.
[25] a.y.
[26] a.y.
[27] a.y.
[28] a.y.
[29] Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifin, Beyrut 1993, 84.
[30] Kehhale,  ?? 84.
[31] Verilen bilgiler aynaen dipnotlarýyla birlikte yazýlmýþtýr. (Yusuf Ziya Kavakçý, XI. ve XII. Asýrlarda Karahanlýlar Devrinde Mavara' al-Nahr Ýslam Hukukçularý, Ankara 1976, s. 144.)
[32]Kuraþi, II, 17-18; M.Buld., I/281; Kahh., VIII/296; Hadidiya, II/84.
[33] M.Buld., a.y.; Kuraþi, a.y.
[34] Kuraþi, a.y.
[35]a.y.
[36] M. al-Buld., a.y.
[37] metinde 6 numarasý var, dipnotta referans yok.
[38] a.y.
[39] M. al-Buld., a.y.
[40] Kuraþi, a.y.
[41] a.y.; M. al-Buld., a.y.
[42] Kuraþi, a.y. ; Kahh., a.y.
[43] Kahh., a.y.
[44] Verilen bilgiler aynaen dipnotlarýyla birlikte yazýlmýþtýr. (Yusuf Ziya Kavakçý, XI. ve XII. Asýrlarda Karahanlýlar Devrinde Mavara' al-Nahr Ýslam Hukukçularý, Ankara 1976, s. 212.)
[45] Kuraþi, II/171-172. Brockelmann ve Kahhale onu zikr etmez.
[46] a.y.
[47] a.y.
[48]Verilen bilgiler aynaen dipnotlarýyla birlikte yazýlmýþtýr. (Yusuf Ziya Kavakçý, XI. ve XII. Asýrlarda Karahanlýlar Devrinde Mavara' al-Nahr Ýslam Hukukçularý, Ankara 1976, s. 213.)
[49] M. Buld. I/281. Kureþi ve Brockelmann  ve Kahhala bu alimi zikretmez.
[50] a.y.
[51] a.y.                                                                                                                            


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam159
Toplam Ziyaret982923
Yeni Çıkan Eserler


İnsani ve Ahlaki Değerler
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İmam Maturidi ve Maturidilik
(Özbek Türkçesi)
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


 Türk Müslümanlığı Üzerine Yazılar


Güncel Dini- Siyasi Meseleler Üzerine Yazılar



Selefiliğin Fikri Arkaplanı