Cemaat üyeleri, kendi dışındaki hayatı kendisi için tehlikeli görür, kendisini bozacağına inanır. En tehlikelisi de, Cemaat dışındaki diğer yapıları ve bireyleri öteki olarak, düşman olarak ve hidayete erdirilmesi gereken sapıklar olarak görmesidir. Ahlaklı olmak insanları sevmekten ve Allah’ın yaratıklarına sevgiden geçer. Cemaatleşmeler, insanları Allah’ın yarattığı, saygı duyulması varlıklar olarak görmek yerine, kendi cemaatlerine mensup olmadıkları için ve kutsallaştırdıkları kişilere teslim olmadıkları için, onlara karşı hep kuşkulu, korku dolu veya kin ve nefret doludurlar.
Sonuç olarak, insanların aklına ve iradelerine, özgürce karar verme haklarına saygı duymayan dinî-toplumsal yapılardan ahlaklı şahsiyetlerin çıkması imkansızdır. Erol Güngör’ün dediği gibi, “Ahlaklı olmak akıllıların işidir.” Aklını başkasına veya her hangi bir gruba teslim etmiş kişi, birey olma hakkını, ahlaklı olma yeteneğini ve imkanını kaybetmiştir. Aklını kullanmadığı için başı beladan kurtulmaz.
|