Tarihsel süreçte İslam üzerine yapılan yorumlar, fıkhî ve itikadî mezhepler; tarikatler ve cemaatler, farklı tarihsel gerçeklikler olarak kurumsallaştı. Bu oluşumlar, başlangıçta İslam’ın dünya görüşüne, hakikatlerine ve değerlerinin güçlenmesine bazı katkılarda bulundular. Ancak daha sonra bu dinî-siyasî veya dinî-toplumsal yapılar, destekçilerince İslam’ı temsil eden yapılar olarak algılandı. Hatta İslam’ın tarihsel ve toplumsal gerçekliği, daha sonra yaşanan siyasî, itikadî veya mistik tecrübeler üzerinden inşa edilmeye çalışıldı. Onun hakikatleri bir kişinin yazdığı eserlere veya bir mezhebin edebiyatına indirgendi. Böylece tevhid inancına sahip, tek kutsal kitaplı ve tek peygamberli bir İslam toplumu, “tevhidin yozlaştırıldığı, çok kutsal kitaplı, çok masum önderli ve her birisi kurtuluşu garantilemiş çok parçalı dinî topluluklar”a dönüştürüldü. |